19 Mayıs 1919. "Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir" diyen bir liderle birlikte yürüyen bir halkın onur mücadelesine başlama zamanıdır. Bir gemi kalkmıştır gecenin karanlığını yararak, sömürgeci devletlere ders verme zamanıdır şimdi. Anadolu'muzu baştan başa işgal edip vatanımızı bizden almak isteyen tüm yabancı güçler kendilerinden o kadar emindiler ki , ana topraklarımıza göz dikenler, Mustafa Kemal Atatürk'ü elbette ki hesaba katamadılar. Oysa 19 Mayıs 1919 tarihi bir bitiş değil bir başlangıçtı.

Çağdaş bir yönetim anlayışına sahip özgür ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti bir inancın ürünüdür. Atatürk, özgürlük ve bağımsızlığın Türk gençliği tarafından sonsuza kadar korunacağını biliyordu.

Mustafa Kemal Atatürk, bir ülke lideri değildir yalnızca. O bir modeldir. Gençlerine ve çocuklarına bayramlar armağan eden bir büyük yürektir o.

Atatürk, Cumhuriyetimizi koruma ve kollama görevini gençliğe bırakmıştır. Onun ilkelerine sahip çıkmak, kuru kavramlarla mümkün değildir. Ülkemiz için potansiyel iç ve dış tehlikelere karşı her zaman uyanık olmak Türk gençliğinin görevidir. Vatanın bağımsızlığı tehlikede olduğunda, tıpkı Kurtuluş Savaşımızda olduğu gibi, her türlü farklılıklarımızı tıpkı renklerin uyumu gibi birleştirip yine tek yürek olabilmeliyiz. Yüzyıllardır ayrılmaz bir parçamız olan, Anadolu'nun her karış toprağında alın teri bulunan vatan evlatlarının bu bilinçte olması gerekmektedir.

Bugünlerde yaşadığımız zor süreçte gençlerimiz kendilerine olan güveni boşa çıkarmamışlardır. Korona virüs salgınıyla savaştığımız şu günlerde gençler üzerine düşen görevleri eksiksiz yerine getirmişlerdir. Meslek Liselerimiz canla başla çalışıp maske ve dezenfektan üretimi yapmıştır. Salgının bir an önce kontrol altına alınabilmesi için konulan kurallara harfiyen uyan 20 yaş altı gençlerimiz " Evde Kal" çağrılarına uymuşlardır.

Sevgili Gençler, Büyük önderimiz bu günü size armağan etti. Sizler bu emaneti en iyi şekilde koruyacaksınız. Buna hiç kimsenin kuşkusu olmayacaktır.

Hepinizin bu büyük bayram kutlu olsun.